İsimsiz caddelerin, isimsiz sokaklarında geçmiş, adressiz çocukluğumdan kalma güzel anıların uzantısıyken seninle yaşadıklarım,
Oysa büyük büyük adamların isimlerinin verildiği caddelerde, çıkabilen sokaklarda, kapı numarası bulunan evlerde, sırça köşk denilebilecek villalarda, hayatın yeniden yorumlandığı yat gezintilerinde, kimlik sahibi olunduğu iddia edilen her yerde, elini uzatabileceğin, uzantısını yaşayabileceğin birilerinin olmaması ne acı.
Taşınmazım değildin oysa. Fakat seni taşımama izin vermedin çocukluğumdan ötesine.
İlkokul beşinci sınıfta yılsonu düzenlenen müsamerede,“ YENİ ADRESLENDİRİLMİŞ LÜKS HAYATININ AKSESUARI OLMAYACAĞIM ” demen ne alkış almıştı salonda. Okul Müdürü Nail Bey rolünü iyi oynadığın için mi, yoksa okul aile birliği katkılarıyla yaptırmış olduğu tiyatro salonundaki kopan alkışın akustik buhranındanımdır bilinmez pek keyifliydi o akşam. Öyle ya unuttum, İlçe Milli Eğitim Müdürü Orhan beylerdi, Müdür beyin ağır konukları. Benim için gelen konuklar bana verilen rolü hiç beğenmemişler, yine de “Rolünü iyi oynadın” demişlerdi. Hepsi bu kadar” Rolünü iyi oynadın” alkış malkış yok.
Tabi o dönemde kimse çok da zengin olmak istemiyordu. Neredeyse zengin olmayı istemek ayıp karşılanırdı. “PARA HERŞEY DEMEK DEĞİLDİR ” kelimesi adeta ne mana içerdiği dahi anlaşılmadan çok hızlı tüketiliyordu.
Yaşamlar tükenip giderken, tüketim toplumuna endekslenmiş yaşam biçiminin tercihlenmesi, her ne kadar gönül bahçelerinin de kapılarını zorlasa da kaleyi düşürmek hayli zaman almıştı. Ya da biz bunun böyle olduğuna inandık hep. Kendimizi kandırmışlığımız çok oldu. Kanılmayan yönlerimizi gördükçe, durduk – durduk düşündük durduk.
Artık kim daha güçlü bilmiyorum. Aşk mı, Paramı? Kimilerine göre Para insana dair her şeyi sarmalamış durumunda. Kimilerine göre ise sevgisiz bir adım dahi atılmaz. Samanlıklar halen seyran mı bilinmez. Fakat şu bir gerçek ki samanlıkların da artık konforlu olması isteniyor. Belki bu istekler, bir haktır. İnsanların yaşam standartlarını yükseltmek istemesi kınanmalımı, yoksa tevazu gösterilip desteklenmelimi?
Toplum bilimcileri, için de yaşadığı toplumun bilinenleriyle bilinmeyenleri arasındaki tamlanmış köprünü geçici kabulünü yapabilecek donanıma sahipmiş gibi görünen Toplum Mühendisleriyle, hangi frekanslarda yön tayini yapabilecek kabiliyette. Belki de en önemlisi biz buna ne kadar hazırız.
Tercihlerinden dolayı sonsuza değin senin onurlu duruşunla gururlanacağım. Beli ki bu bir teselli olacak bana. Senin durumun şu an için bilmiyorum. Belki sen de değişmişsindir diye bilmeye de cesaretim yok. Kurcalamak istemiyorum ilkeli duruşların yaşandığı dünleri. İçim de öylece kalsın istemem, yalnızca korkmuşluğumdan kaynaklanmıyor. Nesli tükenen davranışları koruma altına almak desek biz bunun ismine. Yoksa kimin nesine ki senin olmuşluğun, benim içimde dönem dönem yaşadığım yokluğun. Hayatta paramız da olsa, gururumuz da,
bilmeliyiz ki;
yapa yalnızız bizler yine.